2018 Bilgi ve Hikmetle

Varlığı ezeli olan, yaratmayı murâd edince, insan çıkmıştır varlık sahnesine. İnsan, en kıymetli sermâyesi olan aklıyla, varoluşuna anlam vermeye çalışmıştır. Şek ve şüphe girdaplarına rağmen sürekli deliller aramıştır. Dünyevî kuşatmalar insanın duyularını teslim almak üzereyken, Rahman olanın merhameti imdâdına yetişmiştir.

El-Alîm olan, insanlar arasından bir “Muallim” seçmiş ve karanlığı nûrla aydınlatma bilgisini öğretmiştir ona. İlim sayesinde, idraki zorlayan bilinmezlikler “lâ raybe fîh” hakikatine dönüşmüş, aklın duvarlarını aşan özgürlük meşalesini ateşlemiştir.

O’nu tanıma şerefine erenler, hayatın da ölümün de manasına vâkıf oldular. Maziyi ilm’el yakîn bildiler, ânı ayn’el yakîn gördüler, geleceği hakk’el yakîn bilmeye çalıştılar. Çölün bağrından kopup gelen bedeviler, “cennetlik bilgeler” olarak geri döndüler. Kendilerine kitapla beraber hikmeti de öğreten Kutlu Elçi’nin; gönlünden, elinden ve dilinden dökülen hikmet incilerini, yitik hazineleri olarak bildiler.

Mekke semalarına gelen Hüküm, Kabe’ye açılan sokaklarda hikmetle yol aldı. Sabır ve sebat, daralan gönüllere hicreti getirdi. Hikmetin heceleriyle çizilen hicret, bir medeniyet ikliminde neticelendi. Ashab-ı Suffa’nın saflarında şekillenen dimağlar, ilmi ve hikmeti Medine meydanlarına taşıdılar. Pazarda hikmet satıp hikmet aldılar. Toprağa ektikleri hikmet tohumları, bire yedi yüz veren başağa dönüştü. Bedir kuyularında kabzayı hikmetle kavradılar. Serin gölgeliklerinden vazgeçip Uhud’a yönelirken; tepenin hikmetini de ganîmetin tehlikesini de Hamza yüreklilere bedel, öğrendiler. İlk kez orada tecrübe ettiler hikmetle atılmayan okun isabet etmediğini, hikmetsiz vurulan hedeflerin zafer anlamına gelmediğini. Hendek’te açlıkla ve korkuyla sınandılar, Allah’ın yardımının en zor zamanlarda geldiğine şahit oldular. Tebük’ten dönerken “büyük cihad”ın varlıkla ve nefisle olduğunu öğrendiler.

Hüküm, kölesini bineğine bindiren Halife olarak Kudüs’ü fethettirdi. Selahaddin’in minberi, aynı hikmetle Mescid-i Aksa’ya taşındı. Hikmet erleri, Endülüs’te ilmi, fenni, felsefeyi yeniden yorumladı. Buhara’ya, Darusselam’a, Diyarbekir’e bizi ulaştıran, Malazgirt’te kapıları açtıran; kuvvetten öte, hikmetti. İstanbul’u fethettiren, dört bir kıtada at koşturan ruhla; Çanakkale’de, Kut’ul Amâre’de, Kurtuluş Savaşı’nda zafere taşıyan aynı ruhtu. 28 Şubat’a direnen İmam Hatipli de, 15 Temmuz’da göğsünü siper eden milletimiz de aynı hikmet âleminin erleriydi.

Kutlu Nebi’den bu yana bilgiyle donanmış hikmet erlerinin; bilekleri kuvvetliydi, kılıçları keskindi ve zihinleri çok netti. Lâkin hikmet onlara tevâzûyu emretti. En büyük fetihlerde bile develerinin boyunlarına kadar başlarını eğdirdi, şehir kapılarından boynu eğik girdiler. Dünyayı değiştiren Kutlu Nebi’nin mübarek dudaklarından dökülen son sözleri; sımsıkı sarılmamızı emrettiği Kur’an ve sünnetti. Bugün de bizi biz yapacak, bizi bütün insanlığa öncü yapacak yolumuz bilgi yoludur, hikmet yoludur.

60 yıllık davamızın temellerini “bilgi ve hikmetle” atmıştık. İlme ulaşmak gayesiyle çıktığımız yolculuğumuzun her menzilinde hikmeti tecrübe ettik. Gördük ki hikmet olmadan bilgi fayda vermiyor. Bilgiyi bilgelikle taçlandıran hakikat, hikmettir. Sözü hikmetlice söyleyince gönül penceresinden girer, işi hikmetle yapınca bereket ve zafer gelir. Hikmet etten ve kemikten, kemiyetten ibaret değil, hikmet aslında keyfiyettir, bilgiyi de kuşatan bilgeliktir.

Bugün milyonlarca körpe yürek, İmam Hatip okullarında ve tüm okullarımızda bilgiyi kuşanma niyetiyle her gün evlerinden çıkıyor. Nice mü’min kadın-erkek, genç-yaşlı sadakay-ı câriye niyetiyle gençlerimiz için gayret ediyoruz; tohumlar başağa dursun diye, “bilgi ve hikmetle” buluşsunlar diye. Bugün gelinen merhalede, ilimsiz ve irfansız olamayacağını bir kez daha görmüş olduk.

Okumadan, düşünmeden, sormadan, sorgulamadan söylenenlerin ve yapılanların acı faturasını ödedik. Kaybederken yaşadığımız acıların benzerini, varken ve toplarken de yaşamamayı Yüce Mevlâ’dan diliyoruz. Geceyi aydınlatmak için; “Ey Rabbim bizi muttakilere önder kıl” duasına sığınıyoruz.

Nebevî bir dokunuşla toparlanacağız, biliyoruz. Medeniyet güneşinin, Rahmanî ayetlerden yükseleceğini biliyoruz. “İstikamet Üzere” yürüyüşümüze devam ediyor ve “samimiyetle” El-Hakîm olandan hikmeti niyâz ediyoruz.

60 yılın bereketiyle; bir kez daha, en güçlü şekilde ve hep beraber “Bilgi ve Hikmetle” diyoruz...

Paylaş